Gucci, viral gösterisinin akabinde yeni Aria kampanyasını yayınladı. Alessandro Michele’in yaratıcı direktörlüğüyle Mert & Marcus tarafından fotoğraflanan kampanya, koleksiyonların ilham kaynağı The Savoy’un izini sürüyor.
Gucci Aria, diğer bir moda koleksiyon repertuarından daha fazlası, birebir vakitte hayatı derinden tartışan bir kampanya. Her şey Savoy’da başladı. Guccio Gucci gençliğinde asansörcü olarak çalıştı ve orada gözlemlediği sofistike ve kozmopolit konuklardan ilham aldı. Gucci Konutu’nu bulmaya devam etti ve gerisi tarihe karıştı. Lakin 100. yılında, Gucci köklerine, her şeyin başladığı yere geri döndü. Savoy, çağdaş imgelerin ardındaki yaratıcı güç olarak eros’un devrimci ve sevinçli ivmesini yakalayan Gucci Aria kampanya senografisinin ilham kaynağı olarak kutlanıyor. Alessandro Michele’in yönettiği kampanya, ‘Arzunun Ontolojisi’ne daha derin bir bakışla tiyatrodan öteki bir şey değil.
Dokunduğumuz, hissettiğimiz ve bildiğimiz her şeyin tanımladığı bir dünyada, Gucci 100. yıl dönümü için diğer bir podyum görünümünden daha fazlasını sunuyor. Gucci Aria kampanyası tam da bunu ve çok daha fazlasını kapsıyor – yalnızca düşünülecek kadar yiyecek bırakıyor.
Her görünümün gerisinde zihin ve vücudu birbirine bağlayan, altını çizen bir estetik vardır. Kampanya boyunca – daha çok retorik bir anlatıda – tezahür eden isteğin incelenmesidir. ‘Arzunun Ontolojisi’ beş kısma ayrılmıştır; Androjini, Eros, Beden, Giysiler ve İdeoloji.
DİLEĞİN ONTOLOJİSİ
1.ANDROJİNİ
Androjini, insanlığın androjen bir yaratıktan, kayıp bir yarıyı aramak için umutsuzca dolaşan birine evriminden bahsediyor. Eros’ta isteğin özüdür – her birimizi kayıp bir birliği tekrar kurmaya zorlayan hayati dürtü. Dürtüsel bir mıknatıs olan dilek, kimliğin, cinsiyetin, yönelimin, tercihlerin, uygulamaların ve beğeninin ötesine geçen yine kompozisyonlardan oluşan birleştirici bir sanat oluşturur; erotizm, beden ve aşk nüanslarıyla dokunmuştur.
Platon’un Sempozyumu’nda, her insanın başlangıçta androjen bir yaratık olduğu bir vaktin kıssası anlatılır: iki başlı, dört kollu, dört bacaklı ve iki cinsel organlı global bir figür. Bu beşerler inanılmaz bir güç yayarlardı, o denli ki ilahları tahttan indirmek için Olympus’a tırmanmayı arzulayabilirlerdi. Artan bir telaşla itilen Zeus, dürtülerini zayıflatmak ve huzursuzluklarını evcilleştirmek için tüm androjenleri ikiye ayırmaya karar verdi. O vakitten beri, beşerler umutsuzca kayıp bir yarıyı aramak için dolaşıyorlar.
2.EROS
Bir ayrılığı onarma teşebbüsü yoluyla arzuyu harekete geçiren, kadim ve ilkel güç olan Eros’un doğuşudur. Aslında mit, Öteki ile olan bağlantıda, her birimizi kayıp bir birliği yine kurmaya zorlayan yaşamsal dürtüyü tanımlar. İçsel Benliğin dünyaya açıldığı ve etin neyin kaybolduğunu itiraf ettiği darbeli bir mıknatıs… Bu türlü bir büyü altında istek, kimlik, cinsiyet, yönelim, tercihler, uygulamalar, zevklerin ötesine geçen tekrar kompozisyonlardan oluşan birleştirici bir sanat inşa eder. Varlığı alevlendiren yanan bir magma ismine öznellikleri parçalayan eklemlerin çoğalması…
3.BEDEN
Vücut, ruhu vücuttan ayıran dokunsal bir yüzeydir. Vücut, sevinçle dönüştürücü bir güce dönüşen ‘erotik gücü’ gizli meblağ. İsteğin akışı, birbirine bağlı vücutların uzantısı ve titreşiminden geçer. “Erotik güç” (A. Lorde) rezervlerini harekete geçiren vücutlar, sevinçle özgürleştirici ve dönüştürücü güç manasına geliyordu. Ruhu vücuttan ayırmayı amaçlayan belli bir Musevi-Hıristiyan metafizik geleneği tarafından aktarılanın tersine, vücut, öznelliklerimizin gerçek özüne karşı çıkan rastlantısal bir kabuk olarak görülemez. İnsanların derinliği elle tutulur etlerinde, derilerinde yatar. Varlığa bedensel bir stant olarak bakar. Cinsiyetçiliktir (J.L. Nancy). İçsellik her vakit cinsiyetlendirilmiş bir vücut aracılığıyla ortaya çıkar. Eros tapınağını bu aç, istekli ve asla doymayan deride inşa etmiştir.
4.KIYAFETLER
Giydiğimiz giysiler cildimize kusursuz bir biçimde yapışır ve dahası, bir biçimde onun uzantısıdır. İçinde yaşamaya karar verdiğimiz deridir: kim olmak istediğimizi tanımlama gücüne sahip şeffaf, gereç, dokunsal bir zar. Bu bir kimlik yapıtıdır, birebir vakitte bizi hayatın erotik oyununda fırlatan epidermik bir protezdir. Bir giysi giymek, hassas potansiyelimizi çoğaltmak manasına gelir. Sergileyen özümüzü yüceltmek demektir. Bu, giysilerin Eros tapınağını, isteğin tellürik gücüyle sarsılan büyük bir yatak odasına dönüştürdüğü vakittir. Giysilerin hışırtısı, cazibe merkezinin gizemli tiyatrosunun kapılarını açar.
5. İDEOLOJİ
İdeoloji, her şey tarafından tanımlanan dünya ile erotik alakayı anlatır – eserler, düşler, giysiler ve istek. Şuurlu ve bilinçsiz olarak ömrümüz boyunca kendini göstermeye devam eden bir döngüdür. Hakikaten ideolojinin etimolojik kökleri (“sevmek” manasına gelen φιλεῖν/phileîn ve “bilgelik” manasına gelen σοφία/sophía) bilmek istediğimiz şeye sevgi dolu bir yatırımı ortaya koymaktadır. Böylelikle Freud, Nancy ve Butler’ın kitapları dilek cihanını tanımlar ve dahası, kendileri de çekim objeleri haline gelirler. Sonuç olarak, sözler aşk dolu bir sözlüğe dönüşür. Bilgelik, kendisini bilmek ve koklamak için erotik bir vücut olarak sunar. Epistemik özne doyumsuz bir âşık olur. Ne de olsa sözler bile giymeye karar verdiğimiz giysilerdir. Bizi dünyanın etine bağlayan erotik bir dokumayla zihni ve vücudu yine bağlayan giysiler.
Fotoğrafçılar – Gucci Aria kampanyası, çağdaş imgelerin ardındaki yaratıcı güç olarak erosun devrimci ve sevinçli ivmesini yakalar. Fotoğrafları çekmek için fotoğrafçılar Mert Alas ve Marcus Piggott seçildi ve yaratıcı direktörlük Alessandro Michele tarafından yapıldı.
Pozisyon – Kapalı ve baştan çıkarıcı bir atmosfer yaratmanın yanı sıra, bir otelin odalarında çekim yapma fikri, her şeyin başladığı yere, Savoy’a hitap ediyor. Hayali bir kulüp formundaki Londra lojmanı, Nisan ayında House’un yüzüncü yıl kutlamalarını başlatan Gucci Aria dijital defilesinin fonu olarak hizmet etti. Guccio Gucci’nin gençliğinde asansörcü olarak çalıştığı ve orada gözlemlediği sofistike ve kozmopolit konuklardan erken devirde ilham aldığı yer The Savoy’dadır. Ayrıyeten yer, Madonna’nın Gucci Aria kampanyasının soundtrack’i olan ve tekrar bir otelde geçen ‘I Want You’ müzik görüntüsünde kullanıldı.
Kahramanlar – Alessandro Michele tarafından şahsî olarak seçilen oyuncu takımının yanı sıra, Yaratıcı Direktör ayrıyeten kampanyaya katılmaları için bir dizi özel konuk davet etti: Toplamda 3,2 milyardan fazla toplam dinlenme ile global listelerde en çok satan İtalyan küme Måneskin, dijital platformlar ve mesleği boyunca hoşluk kurallarını yine tanımlamasıyla tanınan üretken Amerikalı model Kristen McMenamy.
Referanslar – Zihin ve vücudu birbirine bağlayan bir estetiğin altını çizen modeller, Jean Baudrillard’ın Simulacra ve Simulation, Walter Benjamin’in The Work of Arka in the Age of its Technical Reproducibility, Bodies that Matter by Judith Butler üzere istek üzerine eserler yahut makaleler okundu. Sigmund Freud’un Seks Teorisine Üç Katkı ve Jean-Luc Nancy’nin Cinsiyetçilik.
Krediler
Kreatif Yönetici: Alessandro Michele
Sanat Direktörü: Christopher Simmonds
Fotoğrafçılar ve Direktörler: Mert ve Marcus
Makyaj: Diane Kendal
Saç: Paul Hanlon
Elle
